Hangi şiire başlasam suskunum sana
Dağ göğsünde bir kaya diliyle suskun...
Güneşte kavrulan bir kum tanesi
Çatlayan dudaklarım oluyor her gece..
Yağmura suskun.. yaşamaya suskun...
Haykırabilsem, Belki bir nehir köpürebilir sesimde...
Silinebilir kuraklığın bütün izleri..
Upuzun çöller vadileşebilir içimde...
Hangi güzelliği özlesem suskunum sana..
Yürek boşluğunda bir 'of' kadar suskun..
Özlüyorum seni MASMAVİ..
Koşuyorum sana BEMBEYAZ...
Ve kahroluyorum bir anda KAPKARA..
Ah oluyorum
Of oluyorum
Ve susuyorum
Oysa haykırabilsem
Işık yumağı bir pınar olur soluğum...
Hangi türküye uzansam suskunum sana ...
Ağıt ağıt, özlem özlem suskun ..
Tut ki vurulmuşum ..
Aşktan ve kandan bir damla olmuşum ..
Bir saçlarının rüzgarına
Bir de ağzının kıyılarına konmuşum ..
Hangi dalga silebilir beni senden!
Hangi kasırga koparabilir...
Ben saç tellerinde bir ezgi olmuşum
Coşkuların her şahlanışında
Sana deprem deprem susmuşum
VE SANA SUSMAKTAN İNANKİ YORULMUŞUM...
Yeter olsun gözlerinde ışık fırtınası
Sözlerinde baskı yasası yeter
Hangi kavgayı özlesem suskunum sana
Zafer sabahlarında gece kadar
Bayram sabahlarında yas kadar suskun
Böyle güzelliklere de
BÖYLE SUSKUNLUKLARA DA LANET OLSUN
Al bu suskunluğumu al artık
Al ki
Bütün gürültüler kahrolsun...KAHROLSUN...KAHROLSUN....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.